Kavrayış


Beynimiz bize bir şeyler anlatıyor. Ama farkında değiliz. Beyin devasa bir kapasiteye sahiptir. Aynı zamanda çok iyi bir emir eridir. O kadar iyi bir emir eridir ki çoğu zaman ona komut verdiğimizi unuturuz.



Fakat beyin komutu almış ve görevini kusursuz bir şekilde yerine getirmek amacıyla yola koyulmuştur. Buraya kadar her şey iyi görünüyor. Ancak bir sorun var. Beyne verdiğiniz komut kötü olduğunda beynimiz emir eri olarak bu komutu da yerine getirmek için canla başla çalışır.
Beynin emir eri olma boyutunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Bir gemi düşünün. Bu geminin bir kaptanı ve tayfaları vardır. Gemi bir fırtına ile karşılaştığında kaptan tayfalara gemiyi güvenli ortama sürükleyecek komutları vererek kamarasına çekilir. Artık bu noktadan itibaren tayfalar kaptanın direktiflerini tek tek yerine getirirler. Kaptan kamarada diğer işleri ile ilgilenmeye başlamıştır. Ancak verdiği emir yerine getirilmekte ve geminin güvenliği sağlanmaktadır. Bu hikayedeki kaptan bilincimizi ifade ederken tayfalar bilinçaltını ifade etmektedir. Bilinçli kısmımız komutu vermiş ve bilinçaltı bu komutu yerine getirmek için gerekli çalışmaları yürütmüştür.
Beynimiz bilinç , bilinçaltı ve birazdan açıklayacağımız bilinçüstü olmak üzere üç boyutta işlemektedir. Bilinç ve bilinçaltı ile ilgili özet bilgilere yukarıda değindik. İnsanoğlunun yaşadığı ve kavradığı olayların sadece % 5'i bilinçli beyin tarafından gerçekleştirilmektedir. Geri kalan % 95'lik kısım beynimizin bilinçaltı kısmı tarafından gerçekleştirilmektedir. Yani başımıza gelen olaylar ve hayatımızın % 95'lik kısmı bilinçaltımız tarafından şekillenmektedir. Bilinçaltını bir çeşit bellek veya harddisk olarak düşünebiliriz. Bir geçmişimiz vardır. Olaylar yaşamışızdır. Bunlar tek tek harddiske kaydedilmiştir. Olayları yorumlayış tarzımız mutlaka geçmişte yaşadığımız ve bellekte depolanan bilgiler baz alınarak yorumlanmaktadır. Hayata bakış açımız aslında bellekteki verilerdir.
Bu hususları göz önüne aldığımızda kendimiz veya insanlarla iletişimimize çok dikkat etmemiz gerektiği açıktır. Hepiniz iç sesinizin farkındasınızdır. Bazen bir şeyleri yapmaya çalışırken iç ses o kadar yoğun konuşmaktadır ki o işe kendinizi vermeniz neredeyse imkansız hale gelir. İnsanların iç seslerinin kapasitesi günde 50 bin kelimelik devasa bir kapasiteye ulaşabilmektedir. Bu seslerin gereksiz olanlarını kıstığımız ve geriye kalanlar içindeki olumsuzların oranını azalttığımız taktirde hayatımız inanılmaz şekilde değişebilir. İç sesinizi değiştirin hayatınız değişsin. Çünkü emir eri görev başındadır.
Hayatımızın bilinçaltında depolanan veriler tarafından şekillendiğinden az önce bahsetmiştik. Ancak öyle durumlar vardır ki bilinçaltı dışında bazı şartların oluşması gerekmektedir. İşte bu noktada bilinçüstü devreye girmektedir. Bilinç üstü bilinçaltında depolanmayan bazı verilerden de faydalanır. Bu yol dahilerin başvurduğu bir yoldur. Bu yol Einstein, Tesla veya Edison'un yoludur. Bilinçüstü bir "evreka" halidir. Yada Mihayli'nin ifadesiyle bir "akış" halidir. Bilinçaltındaki veriler yardımıyla yepyeni bir yorumlamanın ve farklı bir atmosferin yaratılması halidir. Elmanın düşmesi hadisesidir. Bilinçüstü farklı bir boyuta girmektir.
Bu günkü konu ile ilgili olarak ileriki yazılarımda daha detaylı bilgiler, örnekler ve yol haritaları vermeye çalışacağım. Evreka haline girebilmek için gerekli olan şeyler hakkında bilgiler vereceğim.
Son söz olarak bilinçaltınızı asla küçümsememenizi öneriyorum. Siz siz olun söylediklerinize dikkat edin.

Yorumlar

  1. Bu konu bağlamında olmak üzere Eflatun'un bilgiler daha onceki bilgilerimizin uzerindeki tozlarin silinmesidir ibaresinin bilinc alti veya ustu ile alakası var mı?

    YanıtlaSil
  2. Konuyu gayet güzel özetliyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Küresel Açlık ve Yoksulluk

Sesler

Geviş Getirme