Sesler
‘Eğer
içinizde “Ben ressam değilim” diyen bir ses duyarsanız, o zaman kesinlikle
resim yapın.... Ve o ses susacaktır.’ Vincent Van Gogh
Görünen
o ki ünlü ressamın zamanında da kafamızdaki seslerin haddi hesabı yoktu. Bu
sesler biz küçükken bize öğretiliyor. Biz büyüdükçe sesler kişiliğimizin
ayrılmaz bir parçası haline geliyor.
Bize
öğretilen bu başarısızlığı hiç sorgulamadan kabul ediyoruz. Tüm bireylere
sirayet eden bu duygu toplumların da yegane zayıflığı haline geliyor. Bireysel
olarak sese aşina olup başarı duygusunu unuturken toplum olarak ta başka
toplumların bizi kurban etmelerine tanık oluyoruz.
Eğer
bir insanın başarısız olmasını istiyorsanız ona bu zayıflatıcı seslerden düşük
dozda verin, o kadar düşük dozda verin ki farkına bile varmasın. Bu, onun kısır
bir daire içinde ömrü boyunca kan ter içinde koşmasına yetecektir.
Başarı
ile başarısızlık arasında o kadar ince bir çizgi vardır ki aslında oturup bu
çizgiyi farketmek bile hayatın akışını bambaşka bir yöne çevirecektir. Yapmanız
gereken tek şey disipline edilmiş bir dizi güçlendirici eylem seti
oluşturmaktır. Hedeflerle desteklenmiş bu eylem setinin belli bir süre tekrar
edilmesi ise sizi dâhiler mertebesine sokacaktır. O zaman belki dünya nüfusunun
yüzde %1'ini oluşturan en zenginlerin toplam mal varlığının kalan yüzde 99’un
toplam gelirine neden eşit olduğunu idrak etmeye başlayacaksınızdır. Ya da o
zaman belki Van Gogh’un söylediği sözün aynısını İmam Gazali’nin 700 yıl önce
söylediğini, doğunun ilmin beşiği olduğunu farketmeye başlayacaksınızdır.
Kafanızdaki
sesi susturun. Çocuklarınıza bu zayıf düşüren inançları yüklemeyi bırakın.
Öğretmenseniz sınıfta zayıf düşüncelere müsaade etmeyin, anne baba iseniz
çocuklarınızın kendini önemsiz hissetmelerine izin vermeyin. Steve Chandler’in
deyimiyle insanları kötü rüyalarından uyandıracak, hipnozdan çıkaracak yeni ve
korkutucu bir şeyler yapmalarını teşvik edin.
Kaliteli düşünün, kaliteli hissedin, kaliteli yaşayın ve marka olun.
Yorumlar
Yorum Gönder