Bakış Açınızı Değiştirin

Davranışlarımız, yeteneklerimiz ve kişilik yapılarımız doğuştan edinilmemiştir. Çocukluk döneminde kişiliğimizin temelleri atılmakta ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde bizi biz yapan özelliklerimize kavuşmaktayız. Genellikle orta yaşlara ulaşınca bu kişilik özelliklerinin az çok farkına varmaya başlar ve yanlış bir kanıya kapılarak bu karakter özelliklerinin beğenmediğimiz kısımlarını değiştirmek için çaba göstermenin anlamsız olduğuna inanırız. Karakter özelliklerinin değiştirilemeyeceğine veya doğuştan edinildiğine dair henüz bilimsel bir bulgu ortaya konamamıştır. Bu kanıya kapılmamızın en büyük nedeni rahatlık bölgesinin dışına çıkma korkusudur. 


Beynimizin komutlarla çalıştığını sık sık dile getiriyorum. Siz komut verirsiniz, beyin bunu bilinçaltına iletir. Komut ayrıntılı ve anlaşılır detaylarda ise bilinç altı kusursuz bir şekilde komutu yerine getirir. Komutların yerine getirilmesi ilk başlarda biraz zaman alırken, ilerleyen dönemlerde otomatik bir hal alır. Bunun en iyi örneği bisiklet sürmektir. İlk etapta bisikleti dengede tutmak için olanca gücünüzle çaba sarfederken, belli bir pratik döneminden sonra artık zorlanmadan bisikleti otomatik bir şekilde sürersiniz. Çünkü ilk etapta ateşlenmeye başlayan sinir hücreleri bu görevi sık sık yerine getirmenin sonucu olarak kalın bir miyelin tabaka ile kaplanır ve o görev için çok güçlü bir halata dönüşmüş olur. Bu halat bazen olumlu bir davranış için çalışırken bazen de istenmeyen bir davranış için çalışır. 

Yukarıda bahsettiğim otomatik öğrenme süreci çok faydalıdır. Otomatik öğrenme süreci olmasaydı masada duran bir kalemi almak için her seferinde zorlu bir çaba sarf ederdik. Ancak bazı durumlarda hayatımızın istenmeyen yönlere doğru gitmesine de sebep olabilir. Michigan İşletme Okulu profesörlerinden Noel Tichy aşağıda gösterdiğim daire örneği üzerinden bir analiz yapmaktadır. En içteki halkayı "Rahatlık Bölgesi", ortadaki halkayı "Öğrenme Bölgesi" ve en dıştaki halkayı "Panik Bölgesi" olarak adlandırır. Davranışlarımızın otomatik hale geldiği ve zaten yaptığımız şeyin ne olduğunu bildiğimiz bölge rahatlık bölgesidir. Bu bölgede iken yeni bir şeyler denemekten çekiniriz. Rahatımızın bozulmasını istemeyiz. Yeniliklerden uzak dururuz. Özetle burası bizim ölüm bölgemizdir. Bu alanda iken hayatımızda olumlu bir ilerleme gösteremeyiz. Sonraki iki halka aklımızın ucundan bile geçmez. Hayatında mesafe kat etmek isteyen birisi mutlaka rahatlık bölgesinden çıkıp öğrenme bölgesine geçmeyi göze almalıdır. Değişimin başladığı bölge öğrenme bölgesidir. Bu bölgeye hem girmek hem de orada kalmak zordur. Panik bölgesi gelişimin pik olduğu noktadır ancak bir çoğumuz bu bölgeye yaklaşmaya bile cesaret edemeyiz. Çünkü buradaki faaliyetler çok zordur ve oraya nasıl yaklaşacağımızı bilemeyiz.

Hayat hayalle gerçeğin bir karışımıdır. Bir illüzyon dünyasında yaşıyoruz. Beynimiz gerçek hayatta gerçekleşen olayların sadece yorumlayabileceği % 5'lik kısmını algılamaktadır Beynimiz gerçekleşen olayların sınırlı bir kısmını yorumladığı için bazı durumlarda resmin eksik kalan parçasını uydurma diyebileceğimiz yöntemlerle tamamlamakta ve olayın çok farklı bir şekilde yorumlanmasına sebep olmaktadır. Aşağıdaki resimde birbirine bakan iki sinirli kadın görüyorsunuz. Beynimiz göz önünde olan şeyi diğer boyutlara inmeden zahmetsizce yorumlamaya çalıştı. Ancak resmi ters çevirdiğinizde aslına karşılıklı gülümseyen iki kadın olduğunu göreceksiniz. Tek bir hamle değişti ve ortaya bambaşka bir yorum çıktı.
Resim: Dr. Richard Wiseman

Beynimiz zıtlık ilkesinden de çok faydalanır. Beyin, bu özellik nedeniyle bazı durumlarda kolayca manipüle olabilir. Aşağıda iki tane şekil görmektesiniz. Şekillerin merkezinde yer alan siyah noktalardan biri büyük diğeri küçük görünüyor. Beynimiz yine zıtlık ilkesinden yola çıkarak hemen kendince bir yorum geliştirdi. Halbuki resimdeki her iki siyah nokta da aynı büyüklükte. Onları farklı algılamamızın nedeni etraflarındaki dairelerin büyüklükleridir. Birinci şekilde siyah noktanın etrafındaki daireler siyah noktaya oranla küçükken, ikinci şekilde siyah noktanın etrafındaki daireler siyah noktadan daha büyüktür. Beynimiz etrafı büyük dairelerle çevrili olan siyah noktayı diğer siyah noktaya kıyasla küçük olarak yorumlamıştır. Dr. Richard Wiseman siyah nokta örneğindeki yanılgı ile sık sık karşılaştığımızı belirtmektedir. Örneğin hayatınızın belli farklı dönemlerin iki ayrı işte çalıştığınızı varsayalım. İlk işinizde aldığınız maaş çalıştığınız ekibin maaşından yüksek olsun. Böyle bir durumda şikayet edecek bir şeyiniz olmaz. Yani ilk şekildeki siyah nokta gibi büyük görünürsünüz. İkinci işteki maaşınız yine aynı olsun ama bu sefer ekibinizin sizden aldığı maaş daha yüksek olsun. Muhtemelen diğer iş yeri ile benzer bir maaş almanıza rağmen yine de bu durum hoşunuza gitmeyecektir. Böyle bir durumda siyah nokta aynı büyüklükte olmasına rağmen çevreye oranla daha küçük görünecektir. Halbuki beynin bu özelliğinin farkında olup sadece olayın bakış açımızdan kaynaklandığını fark edebilsek hiç bir sıkıntı yaşamadığımız gibi mutluluk katsayımız da artacaktır.
Resim: Dr. Richard Wiseman
Eğer siz de hayatınızın ters gittiğini düşünüyorsanız lütfen durun ve bakış açınızı gözden geçirin, rahatlık bölgenizi terkedin. Sabit düşüncelere takılıp kalmayın, yeni şeyler deneyin. Belki de tek bir bakış açısı değişikliği hayatınızı kökten değiştirmeye yetecektir.

Kaliteli düşünün, kaliteli hissedin, kaliteli yaşayın ve marka olun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Küresel Açlık ve Yoksulluk

Sesler

Geviş Getirme