Paratoner Kişilikler
Resim: BBC |
Bir kaç yıl önce Rhonda Byrne
tarafından Sır
(The Secret) isimli bir kitap yayımlandı. Kuantum fiziği tadında ve maddi
kaygılarını hesaba katmazsak çok faydalı bulduğum kitabın mottosu "istekleriniz benim için bir emirdir;
Evrene ne verirseniz onu alırsınız; Ne kadar samimi ve istikrarlı bir şekilde
isterseniz mutlaka isteğiniz gerçekleşir". Kitap düşünürlerin sözleri,
doktorların ve yaşam koçlarının tavsiyeleri ve tecrübe paylaşımları ile
desteklenmiş.
Kitaptaki tema bir çok yönüyle
çok önemli çünkü daha önceki
yazılarımda belirttiğim gibi beyin de tam olarak "istekleriniz benim
için bir emirdir" formatında çalışmaktadır. Sürekli isteyin, inanın,
çerçevesini çizin ve gerisini beyine bırakın. O sizin için arka planda çalışsın
ve altın bir tepside sonucu size sunsun. Altın tepsi olayı eğer iyi bir şey
istemişseniz geçerlidir. Ne yazık ki kötü taleplerde de aynı durum söz
konusudur. Eğer kötümserseniz veya benim tabirimle paratoner bir kişiliğiniz
varsa aynı süreç yine işleyecektir. Böyle bir durumda da kronik dozda olumsuz
sonuçlar üretecek ve tüm yaşam enerjinizin tükendiğini göreceksiniz.
Paratoner kişilerin beyni José
Silva'nın deyimiyle sarhoş bir maymun gibidir ve plansız bir şekilde bir
düşünceden diğerine atlar. Kafalarının içinde arı kovanı gibi bitmeyen bir
vızıltı ile hayatlarını sürdürürler. Tüm kötü olaylardan kendilerini sorumlu
tutarlar. Hatta bazı durumlarda yetersizlik duygusuna kapılarak insanlardan
nefret etmeye başlarlar. Diğer insanların başarılarını kıskanırlar. Paratoner
kişilikler A. Bernstein'in tanımıyla birer Duygusal Vampir'dirler.
İnsanları ayakta tutan yeni bir
şeyler elde etme, yeni başarılar yakalama ve önemsenme duygusudur. Paratoner
insanların yaşam enerjisi bittiği için başarı duygusunu tadamaz hale gelirler
ve başka insanlara saldırmaya başlarlar. Hayatlarının her anını mide krampları
ile geçirirler. Kararları gevşek, düşünceleri ve samimiyetleri sığ, vizyonları
dar ve hesapları günübirliktir. Hayatlarında her an kendi kendini
gerçekleştiren olumsuz kehanetleri vardır.
David Burns'e göre paratoner
kişilikler; ya hep ya hiç düşünceleri, aşırı genelleme, olumsuz zihinsel
filtre, olumluyu geçersiz kılma, zihinsel okuma, falcılık yapma, bozuk bir
dürbünle verileri anlamsız ve orantısız bir şekilde büyütme/küçültme,
etiketleme ve olayları kişiselleştirme bataklığında boğulmuşlardır. Yoğun
utanç, değersizlik, ümitsizlik ve moralsizlik hislerinden ötürü yaşanabilecek
en kötü acıyı çekmektedirler. Gerçeği doğru olarak algılayamaz ve
zihinlerindeki çarpıtmaların kurbanı olurlar.
İyi haber paratoner kişiliğin
kalıcı olmadığıdır. Martin Seligman 1970'li yıllarda Öğrenilmiş
İyimserlik diye bir terim ortaya attı ve aynı isimli kitabı yazdı.
Seligman'ın çalışması tüm dünyada ses getirdi. Kitap, kötümserlerin Öğrenilmiş Çaresizliğe karşı panzehir
olarak Öğrenilmiş İyimserliğe
odaklanmalarını öneriyor. Kitap bir çok örnek ve bilimsel veri ile desteklenmiş
hazine değerinde bir kaynak özelliği taşımaktadır. Eğer siz de paratoner bir
kişiliğe sahipseniz yalnız ve çaresiz olmadığınızı belirtmek istiyorum. Daha önceki
yazılarımda yaratıcı
imgelemeden bahsetmiştim. Yaratıcı imgeleme pratikleri yaparak gelecekteki
sağlam duruşlu profilinizi her gün gözünüzde canlandırmanızı öneririm.
Yorumlar
Yorum Gönder