Sınav Stresi

Üniversiteye yerleşme hayali kuran gençler yakında LYS'ye girecekler. Gördüğüm kadarıyla bu yoğun tempo içerisinde kendilerini dipsiz bir kuyuya girmiş gibi hissediyorlar. Sınav stresinin motivasyon boyutunu bir tarafa bırakırsak, zamana yayılmış kronik stres sınav başarısında yıkıcı etkilere yol açabilir. Stresi fırsata çevirebilmeniz için bazı önerilerim olacak.

Sınavı gözünüzde büyütmekten vazgeçin. Beynimiz heyecanla bizden gelen talimatları beklemektedir. Bilerek veya bilmeyerek sınavı gözümüzde büyüttüğümüz an kurban olmayı peşinen kabul etmiş oluruz. NLP sayesinde bu stresin etkisini azaltabilirsiniz. Bundan kurtulmak için öncelikle gözünüzü kapatarak sınav stresini nasıl algıladığınızı anlamaya çalışın. Bir kaç gün bunun üzerinde düşünmeye zaman ayırın. Stresle ilgili resim netleştikten sonra onunla oynamaya başlayabiliriz. Öncelikle onun rengini soldurun, giderek soluklaşsın, en sonunda renksiz ve silik bir hal alsın. Aynı zamanda boyutunu ipadde resim küçültür gibi küçültün. Ondan sonra avucunuzda bir nokta haline gelinceye kadar ufalayın ve fırlatıp atın. Yaptınız bu hamle beyninize vereceğiniz en iyi mesajlardan biridir. Bunu sık sık tekrarlayın.

Stresli insanlarla aynı ortamda bulunmayın. Stres bulaşıcıdır. Özellikle sınavdan önceki 10 günlük süreçte felaket tellalları ve kötümserlerden uzak durun.

Değişim sözlüğünü kullanın. Yapılan bir araştırma insanların 10 binden fazla duyguya sahip olduğunu ortaya koymuştur. Yani duygularımızı ifade edebileceğimiz 10 bin kelime var iken, yine aynı araştırma günlük yaşamda bunların sadece 12 tanesini kullandığımızı göstermiştir. Bu 12 kelimenin yaklaşık yarısı güzel anlamlar barındırırken, yarısı kötü anlamlar barındırıyor. Araştırmadan çıkan sonuca göre bizler duygularımızı sınırlandırıyoruz. Yani mevcut durumda mutlu olma ihtimalimiz sadece yüzde 50! Bunu tersine çevirmek bizim elimizde. Y kuşağı gençliği ne yazık ki karamsar bir kuşak, olumsuz kelimeleri kullanmayı seviyor ve bu durum onu sürekli mutsuz kılıyor. Sınav sürecinde kullanacağımız kelimeler beyne verilen komutları oluşturduğu için çok önemlidir. "Sınava az kaldı, konuları yetiştiremeyeceğim galiba!" dediğinizde beyniniz "konular yetişmesin!" komutunu alır. "Sınavda hata yapmaktan korkuyorum!" dediğinizde beyniniz "sınavda hata yap!" komutunu alır. "Soruların zor olacağını tahmin ediyorum" dediğinizde beyniniz "sorular kolay olsa bile ben yapamayacağım!" komutunu alır. Bu yüzden lütfen sınav sürecine kadar gereksiz yere olumsuz anlamlar barındıran cümleler kurmayın. Bu olay polyannacılık değildir.

Deşarj noktalarınız olsun. Ders çalışma esnasında maksimum 90 dakikada bir olmak üzere 10 veya 15 dk ara verin. Bu süreyi aştığınız taktirde beynin anlama kapasitesi düşecektir. Verdiğiniz kısa aralarda çalıştığınız konudan uzaklaşın. Sizi rahatlatacak şeyleri düşünün. Unutmayın sınava kadar sürekli çalışan değil, akılcı çalışan kazanır. Bu nedenle ruhunuzun tapınağı olan bedeninize iyi bakın. Haftada en az üç defa 20 şer dakikalık spor yapın.

Sağlıklı beslenin. Beynimiz vücut ağırlığımızın yalnızca yüzde 2'sine sahip olmasına rağmen vücudun tükettiği tüm enerjinin yüzde 20-30'unu yakmaktadır. Ne kadar çok çalışırsak çalışalım eğer iyi ve dengeli beslenmezsek istenen verimi alamayız. Anlama olayında en önemli etken beynin kurduğu sinaptik bağlantılardır. Sinaptik bağlantı, beyindeki hücreler arasında elektriksel iletim olayının gerçekleşmesi hadisesidir. Yani ne kadar çok sinir hücremiz birbirine temas ederse o kadar çok sinaptik bağlantı oluşturmuş oluruz. Sinaptik bağlantı sayısı ne kadar çok ise anlama kapasitemiz o kadar yüksek olur. Sinaptik bağlantıdaki bir diğer önemli husus ise bu bağlantılar arasında gerçekleşen transferdir. Sinaptik bağlantılar arasında serotoninin transfer edilmesi insanları mutlu etmektedir. Sinaptik bağlantıların sayısının ve yoğunluğunun artması için düzenli beslenmek şart. Yapılan araştırmalar meyve, sebze, yumurta, baklagiller ve deniz mahsulleri tüketmenin serotonini ve sinaptik bağlantı sayısını artırdığını göstermiştir. Uzmanlar, glikozun beyin hücrelerine transferi için ve hücrelerin esnekliğinin artması için omega-3 yağları içeren besinler tüketmemiz gerektiğini belirtiyor. O yüzden haftada en az bir defa balık ve kabuklu meyveler tüketmeye özen gösterin. Güne mutlaka kahvaltı ile başlayın. Kahvaltı sayesinde beynin enerji ihtiyacını karşılayan glikoz üretilmiş olur. Güne zinde başlamak, günün geri kalanını teminat altına almaktır.

Kendi hikayenizi yazın. Bu güne kadar sabırla, azimle bu süreci yürüttünüz. Çok çalıştınız. Bu sürecin kahramanı sizsiniz. Bu günden itibaren her gün onar dakika sınav günü ve sonrasında gerçekleştireceğiniz başarının hikayesini yazın. Sınav günü ne kadar enerji ile uyandığınızı, hazırlıklarınızı nasıl eksiksiz tamamladığınızı, sınav yerinin konforunu, sınav sorularını ne kadar kolay çözdüğünü vb. gözünüzde canlandırın. Sınav sonuç ekranına şifrenizi girdiğinizi ve sizi hayalinizdeki üniversiteye yerleştirecek puanı aldığınızı hayal edin, o anı yaşayın. Tebrikleri kabul edin. Unutmayın siz kurban değilsiniz. Siz izin vermediğiniz müddetçe hiç kimse ve hiç bir şey hayatınızı yönlendiremez. Başarılı olana kadar vazgeçmeyin...

Yorumlar

  1. Çok güzel ve motive edici bir yazı devamının olması dilegiyle...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Küresel Açlık ve Yoksulluk

Sesler

Geviş Getirme