Analitik Beyin
Beynimizle ilgili sık sık yazılar yazıyorum. Yeni teknolojilerin desteği ile yapılan araştırmaların sonuçları oldukça ilgi çekici bulgulara sahip. Bu nedenle fırsat buldukça da yazmaya devam edeceğim. Beyin üzerine çığır açan çalışmalar yapan Vilayanur Ramachandran'ın dediği gibi;
1. Beyninizi bir çatı katı gibi düşünün. Oraya düzensiz bir şekilde her şeyi yığabilirsiniz. Ancak onlara ihtiyacınız olduğunda maalesef kolaylıkla bulamayacaksınız. Bu nedenle çatı katınız düzenli ve tertipli olsun. Gereksiz şeyleri koymayın. Sadece işinize yarayacak şeyleri koyun.
2. Beyniniz iki türlü yaklaşım sergileyebilir. Bu iki yaklaşımı Conan Doyle'nin ünlü eserindeki iki karakterle örnekleyebiliriz. Ya Sherlock Holmes gibi düşüneceksiniz veya onun dikkatsiz arkadaşı Dr. Watson gibi.
3. Sherlock Holmes, acele etmez. Beyni ve bütün duyuları tetiktedir. Ama aynı zamanda duygusal yaklaşmaz. Analiz yaparken yanal faktörleri elemine eder. Yalnızca o ana odaklanır. Birden fazla olayı aynı anda çözmeye çalışmaz. Çünkü beynin aynı anda iki şeye odaklanmasının mümkün olmadığını bilir. Dışarıdan bakar. Bir sinek misali küçülür ve olay yerine tepeden bakar. Tüm resmi görür.
4. Dr. Watson, acelecidir. O an gördüğünü yorumlar. Şekilcidir. Olayın bir kaç somut ayrıntısını alarak gestalt yaklaşımı ile diğer kısımlarını tamamlamaya çalışır. Uydurur demek daha doğru olur.
5. Holmes dinlenmesini bilir. Beyni rölantiye alır. Sevdiği aktivitelere odaklanır. Beta frekansından bir süre ayrılıp Alfa'da kalır. Watson bu moda girmeyi başaramaz.
6. Holmes, beynini eğitir. Yeni şeylerle muhatap eder. Yeni nöral otoyollar inşa eder. Repertuarına yeni teknikler ilave eder.
Önümüzde pelte gibi bir kütle var. Yaklaşık 1,5 kg'lık iki avucuna sığabilecek bir pelte ve o pelte yıldızlar arası mesafeyi düşünebilir, sonsuzluğun anlamını düşünebilir ve kendisinin sonsuzluğun anlamını nasıl düşündüğünü düşünebilir 1İşte bu organ kendisi ile ilgilenilmesi halinde sizi dahiler kategorisine koyabiliyor. Maria Konnikova tarafından yazılan "Mastermind, Sherlock Holmes Gibi Düşünmek" isimli eserde bu ayrıntılara yer veriliyor. İşte bazı ayrıntılar.
1. Beyninizi bir çatı katı gibi düşünün. Oraya düzensiz bir şekilde her şeyi yığabilirsiniz. Ancak onlara ihtiyacınız olduğunda maalesef kolaylıkla bulamayacaksınız. Bu nedenle çatı katınız düzenli ve tertipli olsun. Gereksiz şeyleri koymayın. Sadece işinize yarayacak şeyleri koyun.
2. Beyniniz iki türlü yaklaşım sergileyebilir. Bu iki yaklaşımı Conan Doyle'nin ünlü eserindeki iki karakterle örnekleyebiliriz. Ya Sherlock Holmes gibi düşüneceksiniz veya onun dikkatsiz arkadaşı Dr. Watson gibi.
3. Sherlock Holmes, acele etmez. Beyni ve bütün duyuları tetiktedir. Ama aynı zamanda duygusal yaklaşmaz. Analiz yaparken yanal faktörleri elemine eder. Yalnızca o ana odaklanır. Birden fazla olayı aynı anda çözmeye çalışmaz. Çünkü beynin aynı anda iki şeye odaklanmasının mümkün olmadığını bilir. Dışarıdan bakar. Bir sinek misali küçülür ve olay yerine tepeden bakar. Tüm resmi görür.
4. Dr. Watson, acelecidir. O an gördüğünü yorumlar. Şekilcidir. Olayın bir kaç somut ayrıntısını alarak gestalt yaklaşımı ile diğer kısımlarını tamamlamaya çalışır. Uydurur demek daha doğru olur.
5. Holmes dinlenmesini bilir. Beyni rölantiye alır. Sevdiği aktivitelere odaklanır. Beta frekansından bir süre ayrılıp Alfa'da kalır. Watson bu moda girmeyi başaramaz.
6. Holmes, beynini eğitir. Yeni şeylerle muhatap eder. Yeni nöral otoyollar inşa eder. Repertuarına yeni teknikler ilave eder.
Bunların dışında bir çok zevkli ve ilgi çekici ayrıntıyı kitapta bulabilirsiniz. Önümüzdeki dönemde hayal bile edemeyeceğimiz yeni gelişmelerle karşılaşacağımızı tahmin etmek güç değil. Bunun iyi örneklerinden biri ünlü fütürist Ray Kurzweil'in yaptığı TED konuşması. İşte konuşmadan bir bölüm;
Nano bot teknolojisini bir araya getiriyoruz önce sağlık alanında kullanılacak: çevreyi temizlemek, yakıt sağlamak, güçlü yakıt hücreleri ve yaygın olarak dağıtılmış güneş panelleri ve bunun gibi doğada bulunan şeyler ile. Ama bunlar aynı zamanda beynimizin içine de girecek, biyolojik nöronlarımız ile iletişime geçerek. Yani örnek olarak, nöron sistemi ile tam entegre sanal gerçeklik, nano botlar gerçek hislerinizden gelen sinyalleri keserek, beyninizin eğer o sanal çevrede olsaydınız algılayacağı sinyaller ile yerlerini değiştirecek ve siz de kendinizi o çevrede hissedeceksiniz. Oraya diğer insanlar ile beraber gidebilirsiniz, bu duygulara dahil olan herhangi biri ile herhangi bir çeşit duyguyu tadabilirsiniz. ''Deneyim göstericileri'' adını veriyorum, bunlar bütün algılayıcı deneyim akışlarını nörolojik bir bağ ile duygulara internet üzerinden birleştirecek. Başka birisi olmanın deneyimini bunu takıp deneyerek anlayabilirsiniz. Ama en önemlisi, kendi teknolojimiz ile insan beyninin birleşmesi muazzam bir gelişme olacak.2
Kaliteli düşünün, kaliteli hissedin, kaliteli yaşayın ve marka olun.
Yorumlar
Yorum Gönder