Toplumların Dönüşümü Bireylerden Geçer!


Kalkınma çok odaklı, çok sektörlü ve çok aktörlü bir kavramdır. Anlık olmayıp sürdürülebilir bir temel üzerine inşa edilmek zorundadır. "Büyüme mi, kalkınma mı?" şeklindeki klasik soruyu bireylere endeksleyerek bir analiz yapmakla başlayalım.


İnsan müthiş bir ahenk içerisinde yaratılmıştır. Vücut parçalarının oluşturduğu anlamlı birlikteliğe eşlik eden bir bilinç, bir ruh ve bir enerji taşımaktadır. Bütüncül bir açıdan hareket edince devasa sonuçlara ulaşması çok zor değildir. Bu dengede küçük yaşlarda edinilen dünya görüşünün ya da ergenlik tecrübesinin çok önemli etkileri vardır. Birey normal seyrinde büyürken, edindiği olumlu birikim kalkınmasına katkıda bulunmaktadır. Anlık aksiyonların sonucu olmayan bu birikim zamana yayılarak devasa bir tecrübe havuzu oluşturmaktadır. Ailenin büyüttüğü bu tohum yaşam biçimiyle çevresini olumlu yönde etkileme gücüne sahiptir. Meydana gelen bu sisteme kolayca zarar vermek pek mümkün değildir. Değişik misyonların beslediği bu vizyon bir çok alternatife sahip olup engellerin yıldıramayacağı bir sağlamlığa erişmiştir.
Kalkınma odağından uzak bir bireyde ise büyümenin getirdiği, duygusal ve fiziksel obeziteye yol açan karmaşık bir yaşam söz konusudur. Yaşamını çevresinin iradesine bırakmış ve esen rüzgarlarla bir oraya bir buraya savrulmaktadır. Hayatı anlık yaşayayım derken geçmişin sıkıntılarını sırtlayarak ağır aksak hareket etmektedir. Bir  misyon bildirgesi olmadığı için başarı duygusunun veya mutlu olmanın ne anlama geldiğinden pek haberdar değildir.
Toplumlar da insanlar gibidir. Sağlam temellere oturmuş bir toplum geleceğe güçlü bakmasının yanı sıra sürdürülebilir bir çok argümana sahiptir. Sağlıklı toplum büyümekle kalmaz aynı zamanda gelişir. Bireylerin sorumlu bakış açısı toplumu kendi olumlu dinamikleri ve prensipleri olan bir yapıya büründürür. Bu sisteme zarar verebilmek için ancak ciddi bir müdahale gerekecektir. Topluma zarar verme amacı taşıyan bireysel girişimler etkisiz kalmakla birlikte kısa bir süre içerisinde eriyip yok olacaktır. Zincirleme bir hal alan bu bilinç reaksiyonu yeniliklere açık, hataları otomatik analiz eden, minimuma indiren bir yapıya dönüşür. Zaman toplumun lehine işler.
Francis Crick, James D. Watson ve Maurice Wilkins 1953 yılında DNA molekülünü keşfederek büyük bir buluşa imza attılar. Bu buluş onlara Nobel ödülü kazandırmıştır. DNA molekülleri bir organizmanın oluşumuna ilişkin bilgileri taşır. Bunun yanı sıra DNA molekülleri hücre çekirdeğinde bulunur ve vücudumuzdaki tüm proteinlerin oluşumuna ilişkin kodlanmış bilgileri içerir. Tıpkı insanlarda olduğu gibi toplumların da DNA molekülleri vardır. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren o topluma ait bilgiler kendi DNA moleküllerine kodlanmaya başlar. Bu kodlar geleceğin toplumuna ilişkin ip uçları vermektedir. Sağlam kodlara sahip toplumlar sağlam nesiller doğuracaktır. Bu kodlara zarar verebilmek için ancak ciddi mutasyonlar veya uzun zaman sonra etkisini gösterecek yeni kod dizilimleri oluşturmak gerekecektir.
Toplumsal kalkınma bir eylem planı gerektirir. Bu plana göre önce toplumun zayıf yönleri belirlenir. Her bir zayıflığı bertaraf etmek için çözüm önerileri paketi bir takvime bağlı olarak hazırlanır. Yapılan düzenli uygulamalar ve pratiklerle toplum hafızasında yer etmesi ve alışkanlığa dönüşmesi sağlanır.
Sonuç olarak, toplumların da bir çok yönü ile bireylere benzediğini hesaba katarak sağlıklı bir birey yetiştirir gibi sağlıklı bir toplum yetiştirme çabası içinde olmak çok önemlidir.


Yorumlar

  1. ".... toplumların da bir çok yönü ile bireylere benzediğini hesaba katarak sağlıklı bir birey yetiştirir gibi sağlıklı bir toplum yetiştirme çabası içinde olmak çok önemlidir." Sağlıklı toplum yetiştirmede yeni bir şey keşftmeye gerek yok .Eğer sağlıklı toplum yetiştiren bir topluluk varsa bu toplulukta bir yer edinmek lazım.Bu sağlıklı toplumu oluşturmak için gayret gösterenler arasında bu niyetle olmayıp bulunanlarda olabilir.Bunlara takılmamak lazım.Mesele önümüzdeki mefkureye ulaşmadaki gayretimiz.Bu gayret olmadıktan sonra bildiğimiz bilgilerin hamalı oluruz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Küresel Açlık ve Yoksulluk

Sesler

Geviş Getirme